Hem Adalet Hem Sıfır Karbon İstiyoruz
Her gün yaşadığımız adaletsizlikleri fark ediyoruz. Ölümcül hastalıklara yenik düşen işçiler ama hayatta kalan patronlar; faturasını ödenemediği için elektriği kesilen evlerin bitişiğindeki havuzlu villalar; karantina günlerinde evine kapanabilenler ve işyerine gitmek zorunda bırakılanlar; parasıyla kaliteli eğitim alabilenler ve kazandığı okula bile gidemeyenler; saldığı karbon miktarı tonlarla ölçülen ama sonuçlarına katlanmayanlarla barakasını sel sularında kaybedenler... Her nasılsa adalet terazisinin ibresi hep zenginlerin tarafına kayıyor.
Geçen yıl 20 Eylül'de iklim grevindeydik, bugün yine iklim grevindeyiz. Bu sefer sıfır karbon emisyonu talebimize sosyal adaleti ekledik. Patronların emeğimizi sömürerek sermaye biriktirdiğini biliyorduk ama iklim kriziyle birlikte başka bir şeyi daha fark ettik: Sömürülen sadece emeğimiz değil, tüm yeryüzü! Birileri ceplerini doldururken saldığı karbonların, aldığı canların cezasını tüm dünya halkı olarak ödemek zorunda bırakılıyoruz.
Biz sıfır karbon emisyonu talep ederken ilk adım atması gerekenin en çok kirletenler olmasını istiyoruz. Ayşe teyzenin evini temizlerken harcadığı suya gelmeye daha çok var. "Gelişme", "kalkınma" hatta "güçlenme" masallarıyla dünyamızı geri dönülmez felaketlere sürükleyen sanayiciler, devletler ve fosil yakıt şirketleri şimdi aldığı borcu geri ödemeli.
Bağımsız Atölye olarak iklim grevlerine katılmaya ve aktif destek vermeye devam edeceğiz.
Fotoğraf: Bağımsız Atölye